6 Temmuz 2010 Salı

Olgun Yorgunluk

Yağmurun her damlası insanın içini acıtır bazen, bazen anneannenin mis kokulu kurabiyelerini özlersin, ağlarsın ya bazen de işte öyle başladım bu sabaha…


Biraz hüzünlü, biraz kırgın…


Keşke dedim yine çocuk olsam, koşsam, oynasam, yaramazlık yapsam.


Gözlerimin önüne o çocukluk hali takıldı kaldı. Muzur, haylaz ama şirin. Neden böyle çabuk tükettik çocukluğumuzu dedim kendi kendime. O an anladım içimdeki ufaklığın olgun yorgunluğa koşturduğunu. Çıktım karşısına dikildim. Dur dedim ona, dur. Dur yoksa sonunu hiç bilmediğin bir yola giriyorsun ve bu yol seni senden ve belki de çok şeyden alacak. Sen benim ufaklığımsın, her şeye gülerek bakan yanımsın. Dur lütfen gitme olgun yorgunluğa. Kal benimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder