Köşe Yazıları

Hale' ye Bir Halley Oluyor...                  

Hale GÜNEŞ

Uzun zaman oldu, yazmaya zaman bulamadım. Hatta bu aralar galiba yaşamaya da zaman bulamıyorum. Robot gibi hissediyorum kendimi. İşe git, gel, evde rutin işlerle ilgilen. Çok klasik olacak ama derler ya hani, hayatımda bir renk olsun istiyorum. Şu aralar kararttım enseyi anlayacağınız. Renk, ses, ışık yok gibi. Ya da şöyle desem daha doğru olacak. Bunlar var aslında ama ben başımı kaldırıp bunları göremiyorum. Ayrıca başımı da çok kaldıramıyorum boynum çok ağrıyor bu aralar. (Doktora gitmek lazım diyorlar, emin değilim)

Şu günlerde biraz yalnız kalmanın da sıkıntısı var bende. İş yerindeki en yakın arkadaşlarım çeşitli nedenlerle yoklar ve olmayacaklar. Biri doğum izninde, biri başka bir şubede, biri yakında başka bir şehirde devam edecek yaşantısına. İşte belki bunlarda beni biraz bunalttı. Her zaman ihtişamlı, mutlu ve huzur içinde geçmeyecek ya ömür. Yalan dünya diye boşuna demiyorlar. İçinde sıkıntısı da olacak, üzüntüsü de. Yine de her şeye rağmen şükretmek lazım. Akıl ve beden sağlığımız yerinde olduğu için. diğerleri gelip geçici üzüntüler, sıkıntılar.

Arkadaşlarım heP önemli olmuşlardır benim için. Her zaman az sayıda ama gerçek ve güvenilir arkadaşlarım olmuştur. Kolay kolay da vazgeçmem onlardan. Şimdi; bana kendimi iyi hissettiren, bana çok şey katan ve varlıkları ile beni mutlu eden, birçok şeyi paylaşabildiğim arkadaşlarımdan ayrı olmak beni elbette üzüyor. Geçenlerde bir psikolog arkadaşım bir test yaptı bana. Sonuç beklediğim gibi çıktı. Yaptığı test bağımlılık ile ilgiliydi. Biraz bağlılığa önem verenlerdenmişim. Bağımlılık boyutuna geçmemişim ama bağlılık biraz fazla. İşte tam da ayrılma süreci yaşarken, tespit çok doğru.

Bu kadar ajitasyon yeter heralde. Doğum iznindeki arkadaşıma minik bebeğini güzelliklerle kucağına almasını ve onu büyütüp bir an önce aramıza dönmesini dileyerek, şehir dışına taşınacak arkadaşıma huzurlu ve istediği gibi bir yaşam dileyerek, kendime de onları özlemekle birlikte yine görüşme fırsatım olacağı için teselli vererek bitiriyorum yazımı...

İşte en beğendiğim yeni yıl şiiri,

BİR YILIN SON GÜNLERİ (Murathan Mungan)
Bir yıl daha bitiyor, düşlerim, tasalarım, yarım kalmış onca şey,
Her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
Bana mı öyle geliyor
Yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman insan yaşlanırken
Kırdım mı, incittim mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yaşadıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim, dostluklarımı, ilişkilerimi
Çoğalttım mı eksiklerimi?
Gözlerim çocukluk fotoğraflarımda mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi,
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
Geri verdim mi aldıklarımı;
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşlerimi, bakırlarımı, cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımdan
Hançer kıvamındaki o kara mızrak tadını
Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım
Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama
Yeni bir yıla
Ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda
Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta...

1 yorum: